bugün
- türklerin ingilizce konuşamama nedenleri9
- 15 mayıs 2024 türkiye japonya voleybol maçı11
- anın görüntüsü15
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım15
- en obez özelliğiniz17
- mauro icardi'nin karısı9
- nişanlı kalmanın saçma olması11
- karadeniz bölgesinde yaşamak8
- larisalisa'nın parayla şukulatması9
- namuslu erkek bulmanın çok zor olması16
- herkesin merak ettiği o piç erkeğim soru alayım18
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi29
- sütyen takmaktaki inanılmaz mantık hatası19
- icardi190513
- şampiyonluk için yanak okşatmak52
- gençler iş beğenmiyor8
- sevdiğiniz sözlük yazarları16
- kızılcık şerbeti dizisi12
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak8
- öpüşme ile bulaşan hastalıklar8
- en nefret edilen yazarlar9
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin14
- kaç yaşındaki insan evde kalmıştır14
- larisalisa18
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri16
- aç karnına poğaça yemek11
- karşı cinse giyim önerileri11
- otoyol ve köprü geçiş ücretlerinin zamlanması19
- jose mourinho29
- en dindar özelliğiniz15
- chat sitesi kurmak9
- yaz aşkı varda kış aşkı neden yok11
- embesil yazarlar9
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı25
- doğum gününde hatırlanmamak11
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması16
- en havalı erkek meslekleri16
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır10
- burçlara inanmak9
- kezo dili ve edebiyatı8
- zall beceremiyorsan bırak git12
- sözlüğe yeni gelen masum erkek12
- bugün hangi kadın yazara ne diksem15
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması14
- sözlük erkeklerini evire çevire pataklamak8
- şort diken müzisyen motorcu uzun boylu yazar11
- icardi1905 ile jakuziye girmek10
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak17
- günahların takımı galatasaray13
entry'ler (207)
Bi' dakika bi' dakika, kadroda ve tanıtım yazısında bir değişiklik mi var ne!
Uzun yıllar aynı imparatorluk topraklarında yaşayan Türkler ile Rumlar, sevinçte ve yasta aynı müzikle birbirlerini anlayabilmekteydiler. Onlar Anadolunun müziğini türü ne olursa olsun birlikte üretmişlerdi. Bu kaynaşmış toplumlar ne olduysa oldu, birgün biribirlerinden koparıldılar, ayrıştırıldılar ve mubadeleye zorlandılar. Ama her iki taraf da kin, nefret ve düş kırıklıklarına karşın, ortak ezgilerine sımısıkı sarılarak sahip çıktılar. Bu ortak ezgilerde onların geçmişleri ve benlikleri de gizliydi. Birlikte yaşanılan süreç aynı zamanda müziğin toplumsal bir eleştiriyle politikalaşmasında etkin bir rol oynadı. Ortak ezgiler her iki tarafta da modern dünyaya uyum göstermek adına çok sesli boyutlarıyla günümüze dek ulaştılar. (Berrak Taranç, iki Kıyının Müziği)
Laterna; aralarına çizilmiş yapay sınırlara inat aynı ezgilerle coşan ve aynı denizin tuzundan beslenen izmir, istanbul ve Pirenin şarkılarını sergiliyor.
Ege müziğinin geleneksel örneklerinden günümüz popüler formlarına kadar uzanan geniş bir yelpazede çeşitli şarkılar (rebetiko, laika; xasapiko, çiftetelli, kalamatia, sirtaki, karsilama) sunan Laterna, müzik yolculuğuna Boğaziçi Üniversitesi yıllarında başladı. 2007den itibaren düzenli olarak istanbulun en önemli canlı müzik mekanlarında birçok konser veren grubun amacı, deneysellikten ödün vermeden, kültürlerin ve elbette ki müziğin geçirdiği/geçiriyor olduğu değişimin farkında olarak müzik piyasasında kendine alternatif bir yer edinmek, bunu yaparken de tattığı keyfi bir nebze olsun dinleyenlerinin kulaklarına çalabilmek.
Her şeye karşın müzik barış için önemlidir cümlesiyle yoluna devam eden grup üyeleri:
Burhan Hasdemir - Perküsyon
Çağatay Çoker - Gitar
Dicle Hasdemir - Klarinet
Onur Aygüneş - Perküsyon, Vokal
Seda Köksal - Keman, Vokal
Selim Koytak - Ud
Uzun yıllar aynı imparatorluk topraklarında yaşayan Türkler ile Rumlar, sevinçte ve yasta aynı müzikle birbirlerini anlayabilmekteydiler. Onlar Anadolunun müziğini türü ne olursa olsun birlikte üretmişlerdi. Bu kaynaşmış toplumlar ne olduysa oldu, birgün biribirlerinden koparıldılar, ayrıştırıldılar ve mubadeleye zorlandılar. Ama her iki taraf da kin, nefret ve düş kırıklıklarına karşın, ortak ezgilerine sımısıkı sarılarak sahip çıktılar. Bu ortak ezgilerde onların geçmişleri ve benlikleri de gizliydi. Birlikte yaşanılan süreç aynı zamanda müziğin toplumsal bir eleştiriyle politikalaşmasında etkin bir rol oynadı. Ortak ezgiler her iki tarafta da modern dünyaya uyum göstermek adına çok sesli boyutlarıyla günümüze dek ulaştılar. (Berrak Taranç, iki Kıyının Müziği)
Laterna; aralarına çizilmiş yapay sınırlara inat aynı ezgilerle coşan ve aynı denizin tuzundan beslenen izmir, istanbul ve Pirenin şarkılarını sergiliyor.
Ege müziğinin geleneksel örneklerinden günümüz popüler formlarına kadar uzanan geniş bir yelpazede çeşitli şarkılar (rebetiko, laika; xasapiko, çiftetelli, kalamatia, sirtaki, karsilama) sunan Laterna, müzik yolculuğuna Boğaziçi Üniversitesi yıllarında başladı. 2007den itibaren düzenli olarak istanbulun en önemli canlı müzik mekanlarında birçok konser veren grubun amacı, deneysellikten ödün vermeden, kültürlerin ve elbette ki müziğin geçirdiği/geçiriyor olduğu değişimin farkında olarak müzik piyasasında kendine alternatif bir yer edinmek, bunu yaparken de tattığı keyfi bir nebze olsun dinleyenlerinin kulaklarına çalabilmek.
Her şeye karşın müzik barış için önemlidir cümlesiyle yoluna devam eden grup üyeleri:
Burhan Hasdemir - Perküsyon
Çağatay Çoker - Gitar
Dicle Hasdemir - Klarinet
Onur Aygüneş - Perküsyon, Vokal
Seda Köksal - Keman, Vokal
Selim Koytak - Ud
1820 Sakız Adası doğumlu, Rum bir ailenin çocuğu. Irak ve Hicaz ordularında tahrirat başkatipliği, muhasebecilik yapmış, adı bir yolsuzluk olayına karışınca aşırı üzüntüden delilik belirtileri göstererek tedavi edilmiş. Hastalığı bir süre sonra yeniden belirmiş ve bu nedenle vefat etmiş. Tanzimat döneminde yetişmesine rağmen dîvân edebiyatına sevdalanıp Türkçe, Farsça ve Arapça şiirler yazmış. III. Selim öldüğünde hırkasının cebinde kendisinin: "Kendi elimle yâre açıp verdiğim kalem / Fetva-yı hûn-i nâhakımı yazdı iptidâ" beyitinin yazılı olduğu bir kâğıt çıkmış. Cebime "Zülfün görenlerin hep bahtı siyâh olurmus / Tek zülfünü göreydim bahtım siyâh olaydı" beyitinin yazılı olduğu bir kağıt koyasım geldi hayatını düşünürken, bu dizelerin bestelendiği şarkıyı dinlerken gözlerim kapalı..
Sinisa Labrovic'in 2009 yılı künyeli kitabı. Ancak sözettiği eğitim tipik suçların ABC'sini öğretiyor. Değişik suç alanlarından; uyuşturucu ticareti, hırsızlık, fuhuş, yankesicilik gibi pek çok konuda "uzman"ların deneyimlerini aktarıyor. Eğitim sistemini eleştirmemiz bir yana dünya tersine dönmüş be azizim..
12 Eylül-8 Kasım 2009 tarihlerinde hayat bulan 11. Uluslararası istanbul Bienali'nin başlığı. Bertolt Brecht'in Elisabeth Hauptmann ve Kurt Weill ile birlike 1928'de yazdığı Üç Kuruşluk Opera adlı oyunda yer alan "Denn wovon lebt der Mensch?" adlı şarkının Türkçe çevirisi aynı zamanda. Bienal'de seçilmesinin nedenini ise ilk durak olan Feriköy Rum Okulu'ndaki sanatçıların eserlerinden anlamak mümkün. Olabildiğince ekonomik ve olabildiğince siyasi içerikli hepsi. Antrepo No.3 ve Tütün Deposu'nda da devamı yer alıyor. Gidip görülmesi ve sorunun cevabının bulunması tavsiye olunur.
Milan Baros hep böyle güzel oynasın, goller atsın sonra da formasını çıkartsın, hehe *
"yağmur yağıyor kaç kaç kaç, şemsiyeni aç aç aç" şarkısını iş işten geçtikten sonra 2 gündür sel önlemi alan fakir istanbul halkına, "akıyor seller kıvrılıyor beller" meyanını ise istanbul 'büyük' büyükşehir belediyesi'ne hediye ediyorum.
Hayatı kafaya takacak vakti çalan perdesiz enstrumandır.
Sarhoşluğun salınımına en güzel uyan şarkı.. Deniz ve Mehtap'ın şahit olduğu aldatma sahnesi arkasından söylense daha bir bitirici olur sanki..
Unutkanlık karşısında çaresiz kalan ve çözüm amaçlı unutkanlık giderici vitamin alıp onu içmeyi unutanların vay haline. Menem iş vesselam.
29 Kasım'da Brezilyalı yönetmen Otto Guerra'nın filmi "Wood & Stock:Sexo, Oregano e Rock'n'Roll"u izleyerek mest olmama aracı olmuş festivaldir.
Wood, Stock, Lady Jane, Rê Bordosa, Rampal, Nanico ve Meiaoito isimli karakterlerden oluşan film dönemin hippilerinin kel, göbekli, gitgide bireyselleşmiş ve tüketimci dünyanın güçlüklerini göğüsleyen kişilere dönüşmesini mizahi bir dille gösterir. Aile, çocuklar, iş, ödenecek faturalar ve yalnızlık bu zamanda kaybolmuş uzun saçlı insanların tutarsız evrenlerine uyacak kavramlar değildir ve su yolunu bulur. Film ilk sahnesiyle sona erer, rock'n'roll eşliğinde fütursuzca ot içip dansederler yeniyıla girerken..
Wood, Stock, Lady Jane, Rê Bordosa, Rampal, Nanico ve Meiaoito isimli karakterlerden oluşan film dönemin hippilerinin kel, göbekli, gitgide bireyselleşmiş ve tüketimci dünyanın güçlüklerini göğüsleyen kişilere dönüşmesini mizahi bir dille gösterir. Aile, çocuklar, iş, ödenecek faturalar ve yalnızlık bu zamanda kaybolmuş uzun saçlı insanların tutarsız evrenlerine uyacak kavramlar değildir ve su yolunu bulur. Film ilk sahnesiyle sona erer, rock'n'roll eşliğinde fütursuzca ot içip dansederler yeniyıla girerken..
deniz insanlarının söylediği, muhtemelen hayvan hakları savunucularını kızdıracak bir sözcük toplamıdır. küçükken adaların kıyılarına yüzerek kabuğunu kırıp yediğimiz deniz kestanelerini aklıma getirmektedir.
istanbul'da geleneksel rembetika çalan, hakikaten keyif yaşatan müzik grubu.. Sek rakı ile dinlenilmesi, xasapikoların ritmine kaptırıp dans edilmesi tavsiye olunur.
Bakın kendilerini nasıl tanımlıyorlar:
"Grup adını istanbul'da eski bir semt olan Kurtuluş'un eski ve Rum adı Tatavla'dan almıştır. Osmanlı zamanında Tatavla semti aynı zamanda istanbul Rembetiko'sunun tarihsel merkeziydi.
Grup Tatavla eski istanbul Rembetiko'sunun istanbul'da yeniden hayat bulmasını hedeflediği gibi aynı zamanda izmir, Selanik, Pire Rembetikolarını da reptuarına alarak geniş bir müzik ziyafeti sunuyor dinleyicilerine.
Aşkın, hapisliğin, gurbetin, sosyal adaletsizliğin şarkıları grup Tatavla'nın kosmopolit yapısıyla yeniden can buluyor.
Alper Tekin - solist (Türkiye)
Fulya Özlem - solist (Türkiye)
Haris Rigas - buzuki, bağlamadaki (Yunanistan)
Nikolas Royer - keman, ud, (Kanada)
Nikolas Elias - lavta (Fransa)
Yannis Dimitru - darbuka, bendir (Yunanistan)"
Bakın kendilerini nasıl tanımlıyorlar:
"Grup adını istanbul'da eski bir semt olan Kurtuluş'un eski ve Rum adı Tatavla'dan almıştır. Osmanlı zamanında Tatavla semti aynı zamanda istanbul Rembetiko'sunun tarihsel merkeziydi.
Grup Tatavla eski istanbul Rembetiko'sunun istanbul'da yeniden hayat bulmasını hedeflediği gibi aynı zamanda izmir, Selanik, Pire Rembetikolarını da reptuarına alarak geniş bir müzik ziyafeti sunuyor dinleyicilerine.
Aşkın, hapisliğin, gurbetin, sosyal adaletsizliğin şarkıları grup Tatavla'nın kosmopolit yapısıyla yeniden can buluyor.
Alper Tekin - solist (Türkiye)
Fulya Özlem - solist (Türkiye)
Haris Rigas - buzuki, bağlamadaki (Yunanistan)
Nikolas Royer - keman, ud, (Kanada)
Nikolas Elias - lavta (Fransa)
Yannis Dimitru - darbuka, bendir (Yunanistan)"
Ekmek markasıdır. Dağıtım kamyonunun üstünde tombul bir dansöz ile dilim dilim ekmek resimlerini görürsünüz. Dansözün altında "Kimileri doymak ister.." dilim ekmeklerin altında ise "Kimileri doyum ister.." sloganı ile karşı karşıya kalırsınız. Bu cinsiyetçi branding hangi müşteri kitlesine hitap ediyor, biri beni bilgilendirsin lütfen! Tovbe tovbe..
Kişinin kendini sürekli 2. planda görmesi, karşısındaki kişi için ve üzerinden yaşamasıdır. Gereksinimlerini, ihtiyaçlarını diğer kişiler üzerinden gerçekleştirir, onlar mutlu oldukça kendi mutlu olur. Karşısındakilerin herhangi bir talebi olmaksızın çabalar, didinir. işin içine negatif duygular girince ise bir hastalığa dönüşür. Kişi karşısındaki acı çektiği için kendisini cezalandırır bu kez. Quasimodo kompleksi de denebilirmiş kanımca bu hastalığa.
bir üst seviyesinde; hızla doğru orantılı yapılan hataları bulunca keyif alınan psikometrik oyun.. sudoku..
Rapidshare'den farklı olarak klasör yönetimi şansı veren, müzik grupları için ortak kullanımlık portal..
Grup Başkanlığının yanı sıra SOAS (School of Oriental and African Studies) Türk ve Greek Müzikleri araştırmacısı ve eğitim görevlisi Ed Emery nin 4 yıl önce Londra da SOAS taki seminerlerinden yola çıkarak kurduğu The Famous SOAS Ad Hoc Rebetiko grubu. Gelin 10 Ekim'de istanbul Talimhane Tiyatrosu'nda verdikleri konserden bahsedelim azıcık. Hem Türkçe hem Yunanca rebetiko şarkılar seslendiriyorlar. Çekirdek kadro 15 kişi olsa da tam tamına 24 kişi sahnede konumlanmış, müthiş keyif alıyorlar çalarken, e haliyle sana da geçiyor onların coşkusu. Baglamastan curasına, telleri gevşek kemanından santuruna, gitarından -tabii ki- buzukisine her tür enstruman mevcut grupta. Senfoni orkestrası gibi konumlanmış olsalar da tam aksi bir disiplinle salına salına ve bağıra bağıra adeta haykırıyorlar şarkıları.
kayısılı cino yemek.
Zeynep Abla (Susam Sokağı) - Tolga Abi (En Büyük Hugo) *